Orjin Plaza Elca Alışverişim Vol. 4

Merhaba
Uzun zaman sonra yine blog yazılarına hız kesmeden devan edeceğim. Malumunuz bayramdı misafirdi okul hazırlığıydı derken yazı yazamaz oldum. Ama artık her şey bir rutine bağlanacağına göre bende rutin blog yazılarıma devam edebilirim.
Baştan söyleyeyim son bir ayda deli gibi alışveriş yaptım. Hem kozmetik anlamında hem de giyim anlamında fazlasıyla para harcamış olabilirim. Yani bu da demek oluyor ki bol bol alışveriş yazısı göreceksiniz bir kaç zaman :)
Alışverişimin ilk ayağını tabi ki yine Elca oluşturdu. Önceki gittiğimde pek bir şey bulamamıştım ama bu defa stantlar hem çok doluydu hem de bir sürü koleksiyon ürünü gelmişti. Ben de fazla abartmadan alışveriş yapayım dedim. Aslında aklım bir sürü üründe kaldı ama bu hafta sonu bir defa daha uğrayabilirim.
Öncelikle uzun zamandır aklımda olan ama her gittiğimde almaktan vazgeçtiğim Viva Glam koleksiyonundan bahsetmek istiyorum. Koleksiyon Rihanna Viva Glam olarak geçiyor ve iki adet frost ruj var. Biri kırmızı biri ise bronza çalan bir renk. Sonunda dayanamadım ve sırf o bronza hatta neredeyse haki rengine çalan renge sahip olmak için aldım. İtiraf ediyorum bayıldım ilk fırsatta bir set daha alacağım. Çünkü kırmızıyı bile neredeyse yarıladım :) Bu iki ruj ayrıca şahane kırmızı bir çantanın içinde bulunuyor. Yani bir çanta ve iki ruj 65 TL ye gelmiş oluyor.
Aldığım bir diğer ruj Toledo koleksiyonuna ait Barbeque rengi. Oldukça turuncu alt tonlu bir mercan rengi. Evet yaz bitti ama yine gelecek sonuçta dimi :) Hem benim için renkler yaz kış ayırt etmiyor :) Bu arada bu ruj 16 TL idi. Koleksiyon ürünü olduğundan tahminimce 60 TL civarında satılıyordu. Bu nedenle 16 TL bence bedava.
Parabal Grunge koleksiyonu çıktığında çok heyecanlanmıştım. Ama gerek online satışa çıkar çıkmaz tükenmeleri gerekse de yakınımda Mac mağazası olmamasından dolayı hiç bir şey alamamıştım. Şansıma bu harika renkteki gloss yapıdaki ruj denk geldi. Hem de son 1 taneydi ben de hemen kaptım :) Zaten bu renk bir ruj almayı planlıyordum aklımda Heroin vardı ama pek cesaret edememiştim. Bu renk ile biraz alıştırma yapar Heroin'i alıp almayacağıma da karar veririm :)
Bu ruj ise sıkı durun 13 TL idi. Bu arada ürünler çakma mı son kullanma tarihi mi geçmiş diye düşünenlere hepsine baktım. Hiç birinin tarihi geçmemiş. Zaten yakın zamanda çıkan koleksiyonlardı. Neden ucuz derseniz o da koleksiyon ürünlerinin toplanıp son defa satışa çıktığı yer ve aynı zamanda distribütör olan Elca olduğu için ucuz.
Yani ben bu ürünlerin çoğunu mesela bu hafta gittiğimde bulamayabilirim yüksek ihtimal ve devamları da yok. O yüzden acaba alsam mı bir dahaki gelişte alırım diye düşünürseniz çok büyük ihtimal bir dahaki sefere bulamazsınız.
Merak ettiğim ve içinde almak için can attığım beyaz renkli bir pigment olan Cinderella koleksiyonunda ise sadece rujlar gloss ve beyaz renkten hariç iki renk pigment vardı. Beyaz maalesef yoktu. Bir tane benim aldığım renkten ve bir sürü de siyah pigment vardı. Tek kalan Pretty It Up rengini aldım. İyi ki de almışım. Bayıldım. Hiç bu kadar kadifemsi ve sürerken kreme dönüşüyormuş gibi gelen bir pigment kullanmamıştım. Tam da mevsimine denk geldi. Bol bol kullanırım artık :) Bu pigmentin de fiyatı 16 TL idi.
Cinderella koleksiyonundan bir de içinde bolca pembe ışıltıları olan bir gloss aldım. Hala daha glosslarla çok barışamamış olsam da yine de aldım. Fiyatı 13TL idi.
Bunun dışında Electric Cool Eyeshadow serisinden harika bir mor olan Highly Charged rengini aldım. Fiyatı 20 TL idi. Bu farı aldıktan sonra Bursa'da Mac lansmanına katıldığımda bu serinin diğer renklerini gördüm ve aşık oldum. Zamanla alacağım gibi bakalım. Uzun uzadıya makyajlı bir incelemesi yazısı tabi ki gelecek ama bu farın da yapısı toz olduğu halde parmağınızı fara sürterken kremsi bir yapısı varmış hissi uyandırıyor.
Aldığım bir diğer ürün de sıkıştırılmış pigmentlerden Enchantment rengi. Siyaha çalan mor içinde mavili pembeli yansımaları hatta bayağı simleri olan bir far. Tek başına bile gece makyajları için vazgeçilmezim olabilir. Bu farın fiyatı da 25 TL idi.
Benim bir Elca alışverişim daha memnuniyetle bitti. Bu hafta sonu bir defa daha uğramayı planlıyorum. Belki yeni şeyler gelmiş olur ben de alır denerim :)

 Bu arada bloğumdaki bir çok fotoğrafı silip yerine telefonla çekilmiş değil makinayla ve yeni fonla çekilmiş daha iyi ve net fotoğraflar yükleyeceğim. Arada blogda değişiklikler yada erişimde sıkıntılar yaşayabilirsiniz. Bloğa daha iyi erişim ve kolay dolaşım sağlamak için yeni bir tasarım planlıyoruz. Bu defa aceleye getirmeden daha üzerinde çalışılmış ve profesyonel bir şey olsun istiyorum. Her şeyden daha çabuk haberdar olmak için bloğuma e-posta ile üye olmayı ve beni gamzecelikdemir instagram hesabımla takibe almayı unutmayın hoşça kalın.







Devamını Oku »

Seyr-i İstanbul Cafe Haliç

Merhaba
Bugün bir mekan tavsiyesi ile karşınızdayım. Ama tavsiye etmiyorum :)
Bildiğiniz gibi pazar günü  İstanbul Blogger Coffee Break Etkinliğine katıldık. Bu tür etkinliklerde çeşitli sponsorlar olur. Hediyeler olur. Tabi ki bir de mekan bulmak lazım.  Mekan da şimdiye kadar katıldığım etkinliklerde hep ücretsizdi. Ve ücretsiz olmasının yanı sıra bazılarında ikramlar vardı bazılarında herkes kendi yediğini içtiğini ödedi falan.
Etkinliği düzenleyen arkadaşlarım da manzarası güzel bir mekan bulmuş ve öncesinde gidip detaylıca mekan sahibinin eşi ile görüşmüşler.
Bu görüşmeye göre mekanı saat 14 civarı başlayan etkinlikte saat 6-7 civarına kadar kullanabileceğimiz konuşulmuş. Ayrıca a la carte menü olacak ve dileyen bir şeyler yiyip içebilecek ama kendi ödeyecekti. Bize gelen maillerde de bu açıkça belirtişti ve bu şartlar altında kabul eden etkinliğe katılacaktı.
Tabi ki her mekan hele ki İstanbul gibi bir yerde ve bu mevsimde bu kadar turist varken ücretsiz mekanını vermek istemeyebilir normal. Ben de normal karşıladım. Sonuçta kendi yediğimi ödeyeceğim bunu arkadaşlarımla bir öğle sonrası çayına gitmiş gibi düşündüm. Ve yadırgamadım.
Ancak mekan sahibi sıra sipariş vermeye geldiğinde kimseden ayrı sipariş alamayacağını fiks menü olduğunu ve menü de Sultanahmet köfte salata ve içecek olduğunu herkesin mecbur alması gerektiğini almayanların da 50 TL olan menü fiyatını yemese de ödemek zorunda olduğunu söyledi. Meğer böyle bir etkinlik için tam 5000 TL talep etmiş. Ama sonra lütfetmiş biz babasının oğluyuz ya size 1000 TL demiş. Ne yapın edin o parayı toplayın demiş.
Tabi çarşı karıştı :) Etkinliği düzenleyen arkadaşlarım çok üzüldü. Çünkü böyle konuşulmamış. Bunu da mekan sahibinin yanında çalışan kadına belirttiklerinde kem küm etmiş.
Neyse anlayacağınız amca - bu arada amca dememize de kızmış bize asılacakmış çünkü ne amcasıymış- blog etkinliğini çok yanlış anlamış. Ve katılan 20 kişiyi resmen 50 şer liradan bayağı yolabileceği kaz gibi görmüş. 
Sonra etkinlik sahibi arkadaşlarım gitti konuştu dakikalarca düzeltti herkes istediğini sipariş edebilir sorun yok dedi ama nelerle uğraşmışlar halbuki. Bir de maşallah menüde en ucuz şey ince belli bardak çay o da 6 TL.
Menü de suyun fiyatını göremeyince de isteyemedim tabi. Malum o kadar tatlı yedik yandım. Ben de fiyatı 15 TL olan ev yapımı limonata istedim. Bir de sıcakta çay içemezdim. Çaydan sonra en ucuz şey de limonata olunca onu alayım dedim.
Mekan sahibi ne yaptı dersiniz? Bardağa suyu boşalttı. İki limon sıktı içine getirdi. 15 TL. İnanabiliyor musunuz? Limonları da gitti biz sipariş verince aldı geldi. Yani biz değil bir turist yada her hangi bir müşteri de gelseydi böyle yapacaktı demek. Daha limonata yapmayı bilmeyen ama 15 TL fiyat çeken bir yer düşünün. Öyle susamıştım ki detoks suyu niyetine içtim. Ama soğuk bile değildi.
Ama bir arkadaşımız içmedi ve gitti mutfağın camına bıraktı. Ve mekan sahibi arkadaşımın içip tadına baktığı sözde limonatayı bir dikişte yarısına kadar içti.
Tamam arkadaşımızın bardağından falan bir yudum alırız normal olabilir ama tanımadığım bir insanın bardağındakini de afiyetle kafama dikemem. Hem bunu aleni yapan biri kapalı mutfak ardında neler yapar düşünmek bile istemiyorum. Belki de Türk kahvelerine tükürdü her şey olabilir.
Salata isteyen arkadaşlar oldu. Salata da göbek marul ve üzerinde tercihe göre ya peynir ya ton balığı vardı. Bu kadar. Fiyatı da 20 TL. Yahu salatalarının içeriğinde en az 10 malzeme olan Leman Kültür'de bile salata 20 TL değil.
Bizzat Etkinlik sahibi Aslı'nın yanından geçerken mekan sahibinin ben karışmam kesin yiyin pastanızı dediğini duydum. Zaten servisi de etkinlik sahibi arkadaşlarım yaptı. Basit bir kafe de bile doğum günü pastasını mekan servis eder.
Bu arada bir kişilik kahvaltı 50 TL. Yani sırf manzara için gidecekseniz çevrede bir dünya terasında kahvaltı veren otel var oralara gidin. Belki yine en az 50 TL ödersiniz ama sadece manzarayla karın doyurmak yerine hem manzarayla hem yediklerinizle karnınızı doyurursunuz da verdiğiniz paraya değer. Ve işte iki dakika da yapılan ev limonatası. Benimkinde yoktu ama arkadaşımınkinde 2 tane de çekirdek vardı. Dekor diye koydular her halde :)
Panaroma'dan bakarsanız zaten Cafe Haliç'e yayan gitmek büyük sıkıntı çünkü çevresi çok tekin olmayan bir yer. Arabayla gitmek ise ayrı sıkıntı. Dik yokuşlarda lastiklerimiz yandı.
Açıkçası her şey mükemmel olsaydı da fiyatlar ve çevresi yüzünden asla tercih etmeyeceğim bir mekan olurdu ama mekan sahiplerinin terbiyesizliği suratsızlığı laf söylemeleri de çok terbiyesizce.
Bitti mi bitmedi.
Etkinliğin ortasında adam tuvaleti kilitledi. Kullanamazmışız. Gittiğiniz hangi mekanda bir şey yiyip içmiyorsunuz diye mekan sahibi gelip posta koyup tuvalet kilitledi? Yok olamaz göremezsiniz. Ama bir gün bu mekana giderseniz mekan sahibi -ki adı Kasım- size hepsini gösterir.
Bu arada kendisi etkinliği saat 4 buçukta bitireceksiniz dedi ve hepimizi kovdu. Yiyip içtikleri şeylerin parasını ödemek isteyen arkadaşlarıma önce pos cihazı yok. Ben ayrı ayrı hesap alamam ne bileyim kim ne içti gibi saçma şeyler söyledi. Ama pos cihazı kabak gibi önümüzde duruyor.
Yahu belki o kadar param yok. Zorla bir şeyler yiyip içirdin millete zaten. Belki sadece kredi kartım var. Ne saçma. Oysa arkadaşlarımız herkese bir numara verdi ve herkes sipariş verirken ve parasını verirken kendine ait numarasını söyleyecekti ve hesap şaşmayacaktı. Bizi hırsız yerine koydu. Ödemeyecekmişiz gibi davrandı. 15 TL'yi önüne attım 1 limonata dedim ve çıktım daha fazlasına dayanamayacaktım çünkü.
Herkes Aslı'ya ödesinmiş o uğraşamazmış Aslı'da toplu halde mekan sahibine ödesinmiş. Bize beyinsiz mi demedi özürlü mü demedi? Yahu yanında para olmayan olabilir Aslı boynunda pos cihazıyla mı geziyor da ödemeyi alsın?
Etkinlik sahibi arkadaşlarım şok biz şok. Tabi çok üzüldüler haklı olarak. Sokaklar çok dar ve park edecek en yakın yer 400 metre aşağıdaki İspark'tı ama yer yürümek tekin olmayınca eşim kapıya kadar geldi ve hemen ayrıldım ama sonrasında arkadaşımızın arabasının anahtarını vermemiş. Neredeyse polisi arıyormuş arkadaşlar.
Şimdi karar sizin. Her şeyi boş verin. Sırf manzara için - ki yakınında 50 tane aynı manzaraya sahip mekan var- bomboş bir kahvaltıya 50 TL ödemek isterseniz seçim sizin.
Bu arada mekanın sokağına araba park ederseniz deli bir amca arabalara taş atıyormuş. Kafenin valesi öyle dedi. Biz bir amca görmedik ama sanırım bu da valelerin para kazanmak için bir oyunu :(
İlk defa böyle terbiyesizce bir şeyle karşılaştım. Hele suyun içine sıkılan limonla yapılan sözde ev yapımı limonatayı ve ona verdiğim 15 TL 'yi asla unutmayacağım. Haram zıkkım olsun. Net!!!
Şimdi abarttığımı düşünüyorsunuz değil mi? Dilerseniz bir de bu yazıyı okuyun da daha neler olmuş görün!
Dilerim asla böyle insanlarla karşılaşmazsınız sevgiyle kalın hoşça kalın.




Devamını Oku »

İstanbul Blogger Coffee Break Etkinliği Ve Sponsorlarımız

Merhaba
Öncelikle bloğumu ihmal ettiğim için özür dilerim. Ama bu süre zarfında Bursa'da ve İstanbul'da çeşitli lansman ve etkinliklere katıldım.
Bunlardan biri de sevgili +Pembe Smokin bloğunun sahibesi Aslı ile instagram sayesinde tanış olduğumuz ve etkinlik sayesinde yüz yüze tanışma fırsatı bulduğumuz sevgili Rengarenkmakyaj ve Makyajbombası'nın düzenlemiş olduğu blogger etkinliği idi.
Etkinlik manzarası güzel içecekleri ve sahipleri berbat bir yerde olsa da yine de çok eğlendim ve birbirinden güzel arkadaşlarla tanışma fırsatı buldum. Mekan hakkındaki detaylı yazıyı yarın yayınlayacağım. O nedenle şuan bu güzel etkinlik ve blogger dostu sponsorların yer alacağı bu yazıda ondan bahsetmeyeceğim.

Öncelikle yaptığı birbirinden güzel cupcake ve kurabiyelerle damaklarımızı şenlendiren Burcu Hanım'a sonsuz teşekkürler. Allah'ım o nasıl güzel cupcaketi. Sadece görsel olarak değil lezzet olarak da harikaydı. Kurabiyeleri ise benim iki minik kurabiye canavarım tatmama fırsat bırakmadan mideye indirdiler. Siz de minik tatlı sürprizler için @burcupcak.e instagram hesabını takibe alabilirsiniz.
Gerek görsel olarak gerekse de tat olarak bizi bizden alan bir başka güzellik ise konsepti tabi ki makyaj malzemeleri olan bir pastaydı. Bazen keşke bu kadar yetenekli olabilseydim diyorum. Hatta bir sürü pasta malzemesi de aldım ama sanırım asla @dshoneybutikpasta'nınkiler gibi pasta yapamayacağım :)
Bir diğer göze ve mideye hitap eden güzellikse daha önce de kendimiz için sipariş ettiğimiz ve iki renkli gülleriyle damağımızda muhteşem tat bırakan ve adını +FruitFlowers ve tatlı atıştırmalık Sweetberry'nin bir araya gelmesinden alan +Tatlımo 'nın içi kek yada çeşitli meyve dolu renkli çikolata kaplamalı tatlılarıydı. Samimiyetle söylüyorum yedim yedim doymadım belki de 20 tane kadar da yanıma aldım :)
Sağ olsun etkinlik sahiplerimizde almamız konusunda ısrarcı olunca almadan edemedim. Nede olsa Tatlımo fazlasıyla cömert davranmış ve 20 kişi olmamıza rağmen 300'e yakın çikolata kaplı kek ve meyve getirmişti. Favorim beyaz çikolata kaplı çilek oldu. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Etkinlikten 2 sene önce tanıştım ben +FruitFlowers ile ve sorunsuz alışverişlerim oldu. Gözünüz kapalı alışveriş yapabilirsiniz.
Son olarak da hediyeleriyle @superparti ve @secretbonbon beni resmen çocukluğuma geri döndürdü. Saplı sarmal şeker ve minik renkli bon bon şekerler her zaman favorimdi. 31 yaşında da olsam hala favorim. Söylememe gerek var mı bilmiyorum ama fotoğraflar çekilir çekilmez ben ve kızlarım şekerleri bitirdik bile :)
Bir diğer hediyemizde @boom_design'ın kedi şekilli ojesiydi. Hiç bitsin istemiyorum. Sadece ambalajı için bile alınacak güzellikte.
Etkinlikte masama oturduğumda mis gibi bir koku geliyordu önce bir arkadaşımızın parfümü zannettim ama meğer @ozlemsabun'un hediyesi olan tiyatro maskesi temalı kokulu taşından geliyormuş. Etrafımda tanıdığım ve taş ile sabun yapan bir kaç arkadaşımın Özlem Sabun'dan tüyo almasını isterdim çünkü taş gerçekten buram buram ve harika kokuyordu.

Bir diğer güzel kokulu taş ise sevgili @sabundukkani'nın hediyesiydi. Kelebek dövmemden anlaşılacağı gibi kelebekleri severim. Özenli kutulama mis gibi bir koku ve en sevdiğim kelebek. Fotoğraf çekimlerim mis kokulu ve kelebekli geçecek. Siz de özel günleriniz için sipariş verebilirsiniz.
Bir diğer blogger dostu sponsorlar ise HC Hair Care ve Le Soleil Shampoo idi. Daha önce HC Hair Care şampuanları kremleri ve bakımlarını defalarca kullanmış biri olarak yeniden HC Hair Care kullanacak olmama sevindim :) Hele ki şansıma bakım yağı denk geldi ki oh mis :)
Beni heyecanlandıran bir diğer marka  ise bir çok kişiden olumlu şeyler duyduğum ve blogger etkinliğinde tanıştığım arkadaşlarımın bazılarının da bizzat deneyip memnun kaldığını öğrendiğim Le Soleil Şampuan. Kullanan varsa yorumları bekliyorum :)
Uzun zamandır arkadaşlarımın tırnaklarında gördüğüm ve almak için can attığım ojelerden biri de color club nail art ojeleri idi. Sevgili @makyajsaati de yanına bir de top coat koyarak hediye etmiş. Ben bana denk gelen renge bayıldım :)
Bir diğer tırnaklarımızı düşünen marka da @pronailturkiye idi. Hem maniker pedikür setleri hem daha önce hiç denemediğim Morgan Taylor marka oje ile bize destek oldu. Bir kaç gün önce Migros'tan indirimle aldığım ama henüz denemediğim içinde tek kullanımlık manikür ve pedikür malzemeleri olan setler.

Ben de 3 tane vardı birer tane de onlar hediye etti. İnstagram hesaplarında deneyip çok memnun kalan arkadaşlarım var. Uzun bir süre manikürüm ve pedikürüm Pronailtürkiye'ye emanet. Zaten manikür ve pedikürümü kendim yapıyordum şimdi çok daha kolay ve hızlı yapacağım için mutluyum :)

Şık kolye hediyesi ile @kliksacom'da sponsorlarımız arasındaydı. Chiccy Accesories marka kolyelerden bana denk gelen siyah boncuklu ve altın zincirli idi. Kışın gömleklerle yazınsa elbise ve tişörtlerle harika kombinler oluşturabileceğim kadar kullanışlı.
Her zaman çantama atıp not alabileceğim bir not defteri arayışındaydım ve sevimli tahta kapağı ve kapak üzerindeki minik su aygırlarıyla bu arayışıma son veren @nideno oldu.
Depitak ise hediye ağda bantlarıyla yanımızdaydı. Ben zaten daha önce kullanmıştım. Özellikle hesapta olmayan bir deniz yada unutulan bir davet öncesi tam bir kurtarıcı. Ayrıca evde minik ağda bantlarınız yoksa keserek bıyık yada kaş için de kullanabilirsiniz. Kullandım biliyorum :)
Blogger arkadaşlarım arasında adını çokça duyduğum ve sponsor olmasıyla ilk defa  deneme fırsatı bulacağım bir diğer marka ise @topicremtr. Yine etkinlikte makyaj temizleme suyunu kullanan bir arkadaşım çok memnun kaldığından bahsetti. Denemek için sabırsızlanıyorum. Takipte kalın. Ürünleri kullandıkça detaylı incelemeleri bloğumda yer alacak.
Daha önce deneyimlediğim bir diğer ürün ise geçici dudak büyütücü idi. @instadudak markası da anlık dudak büyütücüleri ile bizimleydi. Size bir tüyo memnunum :)
Bir diğer blogger dostu marka ise @freshnsoft markasıydı. Daha önceki etkinlikte de bizimleydiler. O zaman da bir sürü ürün ile yanımızdaydılar şimdi de :) Ürünlerin incelemeleri yakında bloğumda olacak.
İlk defa deneyimleyeceğim markalardan biri de @sakizadasi_nisantasi. Çok hoş bir paketin içinde  rengarenk sabunlar ve yine ilk defa deneyimleyeceğim manikür pedikür tozları vardı. Kullanmak için sabırsızlanıyorum. Çünkü daha önce bırakın kullanmayı manikür pedikür tozunu duymamıştım bile. Deneyimlerim burada olacak :)
@dermobakim internet sitesi ise birbirinden değişik ürünler yollamıştı. Şansıma daha önce hiç denemediğim iki marka çıktı. Biri Vichy nemlendirici biri ise Babe haftalık maske.
Bizim etkinliğimiz ve sponsorlarımız böyleydi emeği geçen ve destek olan herkese sonsuz teşekkürler. Bu ürünlerden deneyimlediniz varsa yorumlarınızı bekliyorum kendinize iyi bakın hoşça kalın.
Devamını Oku »

Yves Rocher Nutri-Repair Treatment Shampoo Ve Nutri-Repair Conditioner

Merhaba
Bugün bloğumda bir ikiliyi konuk ediyorum.
Geçtiğimiz aylarda hatta çok çok önce Loreal Mucizevi Bakım Yağı'ndan memnun kalmayınca bu serisin saç bakım yağını almıştım. Aslında incelemesi gelecek ama Loreal'e bir tık daha iyi olduğunu düşündüğüm için belki şampuanı veri saç kremi ile beraber kombin halinde kullanırsam daha etkili olur diye düşünmüştüm.
Öncelikle sinir olduğum bir durumu dile getirmek istiyorum. Neden bu saç kremleri şampuanın yarısı kadar arkadaş? Azıcık bir şampuan bile saçıma yeterken bir avuç krem yetmiyor işte. Bu defa da krem hemen bitiyor şampuan yarım kalıyor. İki tane alalım diye mi nedir? Bu arada şampuan 300 ml krem 150 ml.
Neyse bu şampuan ve krem ikilisinde de aynısını yaşadım. Kremi bitiverdi. Zaten ambalajı hiç sevmediğim bir ambalaj şekli. İlla içinde kalıyor. Kavanoz olsa ne güzel olurdu.
Yves Rocher'in bu şampuanında da bir çoğunda yada hepsinde olduğu gibi bilemiyorum her ürününü kullanmadım paraben ve silikon yok. Bu bir artı tabi ama ben paraben ve silikon olmadığından saçımda bir mucizeye sebep olur sandım ama olamadı maalesef.
Şampuan ve krem çok kuru ve mat saçlar için. Saçlarım mat yada donuk görünmüyor ama çok kuru yani aşırı nemsiz. Buna rağmen bakım yağı ile birlikte kullandığım halde ben çok etkisini göremedim.
Daha önce de yazmıştım aslında benim saçlarım dalgalı hatta bayağı dalgalı ama nemsizlikten o kadar kabarıyorlar dalgalar o kadar birbirine tutunamıyor ki pişmaniye gibi görünüyorlar. Bu nedenle benim saçlarımın dalgalı görüntüsünü elde etmesine sebep oluyorsa o şampuan saçıma nem veriyor ve dalgalarımın tel tel durmasına engel oluyor demektir.
Bu seri de bunu yakalayamadım. Açıkçası Yves Rocher marka şampuanların bir kaç çeşidini deneyen eşim ve bir başka saç maskesini deneyen ben başka şampuan yada saç kremi almamaya karar verdik. Çünkü bazı şampuanları 200 ml ve bu gramaja göre çok pahalılar. Üzerine bir de vaad ettiklerini yerine getirmeyince üzülüyor insan. Ben tanesini  20 TL ye aldım. Evet bir Bonacure yada ne bileyim Kerastase'a göre uygun ama market şampuanlarına hele ki 500 ml ve 6-7 tl ye satılan şampuanlara göre pahalı.
Maalesef bir Yves Rocher ürünü ile daha anlaşamadık. Sizin deneyip çok memnun kaldığınız bir saç ürünü varsa yine de yorumlarınızı bekliyorum. Bir indirim anında alıveririm kim bilir :( Kendinize iyi bakın hoşça kalın.

Devamını Oku »

Alterra Naturkosmetic Concealer

Merhaba
Aslında bu aralar kapatıcımın çizgilere dolmaması için ne yapmam gerektiğini çok güzel oturttum. Bu sayede en çizgilere dolan kapatıcıyla bile barıştım diyebilirim. Ama elimde bir sürü kapatıcı olduğu halde hala daha ısrarla alıyorum ve deniyorum. Gerçi Blogger olmak da bence bunun bir parçası.
Neyse. Bu defa şansımı daha önce bir Youtube videosunda denk geldiğim kapatıcıdan yana kullandım. Ve sadece +Rossmann Türkiye mağazalarında satışta olan bu kapatıcıyı kullanmaya karar verdim.
Alterra markası temiz içeriği  ve uygun fiyatıyla zaten ilk önce gönlümü fethetti. Bir de üzerince son kullanma tarihinin olması büyük nimet :) Yanlış hatırlamıyorsam fiyatı 8-9 TL civarında. Hem de indirimde falan değil. Normal fiyatı bu. İnstagran hesabımda fiyatını yazmıştım.
Aldığımın ertesi günü hemen denedim he ilk izlenimim eh işte oldu.
Ama sonra baktım ki elim günlük makyajımda hep bu kapatıcıya gidiyor. Dedim nesini seviyorum da kullanıyorum ki hani eh işteydi performansı.
Öncelikle ürün 5ml şeffar sert plastik ambalajda. Sünger uçlu bir aplikatörü var.
Gerçekten günlük kullanıma uygun hafif yapıda bir kapatıcı. Çok problemli göz altlarınız varsa asla tek başına yeterli gelmez. Ben kullanmam gerekenden açık renk kapatıcıları kullanmayı seviyorum. Çünkü hem morluk problemim olmadığından kötü durmuyor hem de doğal bir aydınlık katıyor. Tabi asla bembeyaz göz altlarım da olmuyor. Bu nedenle ben 02 light rengini aldım.
Dediğim gibi çok hafif olduğundan günlük makyajımda da tercihim bu oluyor. Sonuçta Mac Prolong Wear da kullanmak saçma olur günlük makyajda. Hatta sadece saçma değil bayağı da pahalı olur :)
Beni en cezbeden elimin sürekli ona gitmesini sağlayan şeyi internette araştırdım ama bulamadım. Göz altlarımda sürdüğüm anca bir serinlik geliyor. Hatta bayağı soğuk soğuk oluyor. Zaten kokusunun mentollü gibi oluşundan da anlayabiliyorsunuz. Ancak bu serinliği sağlayan nedir bir türlü bulamadım.
Yani demem o ki verdiği serinlik hissinden dolayı elim hep buna gider oldu. Zaten neredeyse yarıladım bile. Çünkü aynı zamanda aydınlık görüntü istediğim altına burun kemiğime dudak üstüme ve çeneme de uyguluyorum. Böylece yüzümü boyutlandırma görevini de yerine getiriyor.
Bence fiyat performans açısından gayet başarılı. Bitince alır mıyım? Her ne kadar elim hep yeni yeni ürünlere gitse de sanırım o serinlikten vazgeçemeyeceğim ve yine alacağım.
Benim bu kapatıcı ile ilgili deneyimlerim böyleydi. Siz alterra markası ile ilgini ne düşünüyorsunuz? Denediğiniz veya tavsiye ettiğiniz ürünleri yorum olarak bırakmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın hoşça kalın.
Devamını Oku »